Kristen Heitzmann’ın üç kitaplık serisinin sonuncusu The Breath of Dawn’ın çevirisi olan Bir Şafak Vakti, O Son Bakış‘ın da devamı oluyor. Kitap özetinde de bahsedildiği gibi intikamın gölgesinde filizlenen bir aşk hikâyesi konu ediliyor.
Kitap bana geldiğinde heyecan ve sabırsızlıkla ilk bölümü okuduğumda büyük bir şok yaşadım. Gözlerime inanamayıp iki kez okudum. Hayır, bu olamazdı. Benim Jill’im…
Yazarın beni ters köşeye yatırmasıyla sarsılmış ve hayal kırıklığına uğramış bir vaziyette çeviriye başladıysam da hikâyenin şekillenmeye başlamasıyla beraber benim de düşüncelerim değişti. Bu başka bir hikâyeydi. Hem de bambaşka. Akışı beni heyecanlandırdı, hatta büyüsünü bozmamak için ön okuma yapmadan çevirmeye devam ettim ki normalde önce bölümü bir okur, kafamda tasarlar ve çevirisine öyle başlarım. Son bölümleri nefesimi tutarak çevirdiğimi söyleyebilirim, okuyucuyu her açıdan tatmin edecek olaylar örgüsüne ben de kapılıp gittim. Bir önceki kitaptaki gibi dini öğeler biraz fazla göze çarpıyor olsa da sonuçta içinde intikamın, maceranın, aksiyonun, heyecanın, biraz da gerilimin olduğu güzel bir aşk hikâyesi bana göre.
Geçmişinden kaçan Quinn, Rick ve Noelle’in yaşadığı çiftliğin yakınlarındaki küçük bir evde inzivaya çekilir. Bir sırrı vardır ve yakalanma korkusu yaşamaktadır. Bir gün yolu, kaybettiklerinin acısını yüreğinde taşıyan Morgan’la kesişir. Morgan ve küçük kızı Livie ile sık sık zaman geçiren Quinn, Morgan’ın gerçekte ne kadar zengin bir iş adamı olduğundan da habersizdir. Quinn’in gözü parada pulda değildir, her ne kadar sadece mutlu, sıcak bir aile yuvası hayalleri kursa da geçmişi onu bir türlü rahat bırakmaz. Morgan her zamanki gibi bu meseleye de kimsenin cesaret edemeyeceği bir çözüm getirir ancak çok etkili olmaz ve sonunda ölüm tuzağına çekilirler.
Heyecanının kaybolacağını düşündüğüm için bundan daha fazla detay vermek istemiyorum açıkçası. Kesinlikle okumanızı öneririm.
Sevgiyle kalın.
Copyright secured by Digiprove © 2017 Sibel ATAM