Kristen Heitzmann’ın Still of Night adlı kitabının çevirisi olan O Son Bakış, beni gerçekten derinden sarsan bir roman oldu. Kitap özetini sizlerle paylaşmıştım. Ancak çeviri aşamasında yaşadıklarıma gelince; sonlara doğru gözyaşlarımı tutamadığımı itiraf etmek zorundayım. Hatta çeviri bittikten sonraki bölüm okumaları ve son okuma sırasında bu yüzden sık sık ara vermek zorunda kaldığım bir kitap oldu. Neden beni bu kadar etkiledi; açıkçası bunu pek bilemiyorum. Jill’in yaşadıklarına benzer bir şey yaşamış değilim. Ama sanırım Jill’i o kadar çok sevdim, bu karakterle o kadar bütünleştim ki yaşadıklarını yüreğimin derinliklerinde hissettim. Aslında galiba hem sevgi dolu ve kırılgan Jill, hem gururlu ve inatçı Morgan, hem de talihsiz küçük kız Kelsey için ağladım. Hani derler ya, “Sen ne yaparsan yap, kader ağlarını örmüş bir kere,” diye, bu hikâye de aynen öyle işte.
Jill ve Morgan lisede tanışıp birbirlerine aşık olurlar. Jill hamile kalır, durumu aileler öğrendiği zaman kıyametler kopar ve Jill muhafazakâr ailesinin baskısı yüzünden Morgan’a bebeği aldırdığını söylemek zorunda kalır. Ancak Jill bebeği doğurmakta ısrar eder, ailesi ise bunu tek şartla kabul eder. Doğurduktan sonra evlatlık verecektir ve Morgan’la bir daha asla görüşmeyecektir. Çaresiz kalan Jill bunu kabul eder. Bebeği doğurur, daha doğumhanedeyken evlatlık alanlara gizlice adresini verir, çocuğu on sekiz yaşına gelene kadar görüşmesi yasak olacaktır.
On dört yıl sonra gelen bir mektupla yıkılan Jill, çocuğunu görmeye gider. Kızı lösemi hastasıdır ve tek kurtulma şansı ilik naklidir. Fakat Jill’in iliği uymaz ve babasından alınacak örneğe ihtiyaç duyulur. Jill yıllar sonra Morgan’ın karşısına çıkıp çocuklarını aslında aldırmadığını, evlatlık verdiği kızlarının hayatının ona bağlı olduğunu nasıl söyleyeceğini kara kara düşünmeye başlar…
Kendinizden olmasa da çevrenizden çok şey bulacağınız bir roman.
Keyifli okumalar dilerim.
Sevgilerimle.
Copyright secured by Digiprove © 2017 Sibel ATAM